Tasarım odaklı düşünme kötü problemlerin giderilmesi için oldukça büyük bir öneme sahiptir. Kötü problemlerden kasıt karmaşık, kaotik, belirsiz, çözümü doğrusal olmayan problemlerdir. Kötü problemler yaklaşımı, tasarım yönteminin yoğun bir ilgi konusu olduğu 1960’larda bir matematikçi, tasarımcı ve Hochschule für Gestaltung Ulm’daki eski öğretmen Horst Rittel tarafından formüle edilmiştir (Buchanan, 1992). Rittel, kötü problemler “kötü formüle edilen, bilginin kafa karıştırıcı olduğu, birbiriyle çelişen değerlere sahip ve tüm sistemdeki sonuçların iyice kafa karıştırıcı olduğu sosyal sistem problemleri sınıfı” olduğunu belirtmiştir (Buchanan, 1992).
Bu tür problemlerin tümünde temel bir belirsizlik olduğunu görünmektedir. Örneğin küresel ısınma, oluşması, tahmin edilmesi neredeyse imkansız olan karmaşıklık ve belirsizlik seviyeleri olan bir problemdir. Buchanan (1992), tasarım odaklı düşünmenin neredeyse her şeye uygulanabileceğini savunmaktadır. Bugün dünya kolay cevapları olmayan birçok karmaşık zorlukla karşı karsıya iken tasarım odaklı düşünme literatürü bu sorunlara çözümlerin mümkün olduğunu göstermektedir (Chesson, 2017). Owen’a (2007) göre değişiklikleri, sorunlarını ve olasılıklarını yorumlamak için, bilim düşüncesi talep edilmesi kadar ilerleme yollarını araştırmak ve kavramsallaştırmak için tasarım düşüncesine de önem verilmelidir. Ayrıca tasarım odaklı düşünceyi diğer problem çözme süreçlerinden benzersiz kılan yanı bir sorundan etkilenenlerle işbirliğine ve sorundan etkilenenler için empati geliştirmeyi, sorunun gerçekten insanları nasıl etkilediğini anlamaya vurgu yapmasıdır (Chesson, 2017).